kaotik işler bürosu (kib) foseptik tv kanalından taşıyordu yalan haberlerin çoğu] aşk yağmurlarından korunmayı öneriyordu yüreği çorak sunucu] ahlaklı olmanın şarkısını söylüyordu namussuzlar korosu] vatanseverliğin dersini veriyordu vatanını satan piç kurusu] politikacılar palavralarını pazarlıyordu halkın yeterince doyduğu sağır kulakların
diren
diren kara kışın kara şarkısını söylüyor kar altında bilenen sözcükler korosu tohumlar çiçekleniyor direnç dizeleriyle şiirler sığınıyor baharın renkli düşlerine güneş muştuluyor aydınlık günleri doğa okuyor asırlık kısa manifestosunu [ uzun yollardan geldik mücadele ederken hırpalandık dişimizi, yumruğumuzu
kuşatma
yokoğluyok
yokoğluyok yürüdüğüm yollara saçıyorum öksüz ezgileri boynum bükük peşimden sürüklüyorum zamanı büyüttüğün ağaçtan topluyorum umut şarkılarını iç çekmelerimle tekrarlıyorum sen geçen nakaratları… suskun gevezeliğimle cahil bilgeliğimle biliyorum olmuşu, olanı ve olacağı kahve fincanına düşmüş falcı değilim yokoğluyok bir
doğan günün çığlığı
doğan günün çığlığı yapraklarını hazanın ayaklarına seren zor zamanda dalı kıpırdamayan ağaç çırılçıplak titriyordu güneşin karşısında gözyaşlarını sunuyordu çorak toprağa… oysa ki kollarına umut çaputları bağladığı gölgesinde ağırladığı dilek insanları vardı güneşe çok adaklar adadı muştular içinde bir
1 dolarlık teslimiyet
derya
beceriksizler mahallesi
beceriksizler mahallesi üstümüz başımız emek kokuyor ekmeği kırıntısına kadar bölüşüyoruz alın teri damlayan çatlamış ellerle suya hasret kavrulmuş toprak gibi kucaklıyoruz günü doğuran güneşi… haksızlığa boyun eğmeyenlerdeniz bizi enayi diye yazarlar hesap defterlerine eğik başaklar diyarında başımız dik