başaklar da sararacak ama cesur bir şemsiyeye tutundu dizeleri ışık saçan düşleri güneşte terlemiş heybesinde yağmurun şarkısını getirmiş iyi ki duldasını yıkılmaz sığınağı bilmiş [ dil ağacından ürküp kaçan sözcük kuşları hoyrat ağızlardaki avcılara yakalanacak ama… ]
toz toprak çamur
dalganı geç
kızıl tüy
kızıl tüy seni uzaklarda gördüm sığındığım topraklar yağmalandığında [ormanların cümlelerini taşıyordun doğanın katili olanlara] soruların ve öfken dörtnala yetişti para ve altın peşinde koşanlara [kurtarmak istedin nehirlerin şarkılarını balıkların sırlarını] miras bırakacağın kültürü anlamazdı ucuza
mevzuyu sokak biliyor
iyisiyle kötüsüyle
iyisiyle kötüsüyle [sabır ağacımda büyütüyorum umut kokan göz alıcı meyveleri] nice renkli düşleri anlatan kuşlar dallarıma konuyor ben siyah beyaz gerçeğimi yapraklarımla uğurluyorum olduğum yerde değilim öldüğüm yerde hiç olmayacağım [sevgi askerlerim tutkunun koçbaşı ile açıyor kibirli ormana
havam kapalı ama alnım açık
havam kapalı ama alnım açık hesap uzmanı olmuş geçmişimden elinde tırpanıyla alacaklı geleceğimden olmayan dergâh yolunda gam hamalı dünümden umudun var olduğuna inanan yarınımdan iki tanıdığın tekrar tekrar tanışması gibi memnunum… başkaldıran sözcüklerin derbeder hırsızıyım noktalar bankasından
içimi görmelisin
içimi görmelisin zarar görmesin diye çok şey sakladım dudaklarımdan istemsiz dökülenleri topladım cenk meydanında içsel yaralarımı sardım ne şiirler büyüttüm gönül beşiğimde ağladığımda içimi görmelisin dizeler yunağında durmadan arındım kendimi senin topraklarına uğurladım dönen olduysa da ben bulamadım